Çocukluğumda çok seyahat ettiğimizden midir bilmiyorum otelde kalmayı seviyorum. Hepsinde değil, sıklıkla değil tabi ama ara ara, güzel sebeplerle, güzel bir semtte, güzel bir otelde. Bundan 3 ay önce bir başka şehre güzel bir sebeple, şehrin bildiğim semtleri içinde en güzel olanında ve çok sevdiğim bir otelde kalmak için gittim. Daha önce gittiğim, bildiğim ve sevdiğim bir otelde yalnız konakladım. Yalnız seyahat tadında bir süre için olduğunda öyle güzel ki. İnsan ara sıra yalnız başına kalmalı. Yalnız başına hiç bilmediği semtleri dolaşmalı, daha önce geçtiği sokaklardan bir de kendi başına yürümeli. Aşağıdaki resmi de işte tam böyle düşündüğüm ve tam da böyle geçirdiğim bir günün sonunda çizdim. Kağıdı tepsinin içinden, kalemi yanımda oturan çiftten buldum. Öncesinde bilmediğim bir semtin sokaklarında sırt çantamla ağır sakin gezerek kaybolur gibi olup valizimi peşim sıra sürükleyerek dolaştım. Telefondan neredeyim hiç bakmadım. Denize paralel gittiğim sürece nerede olduğumu bulurum dedim. Zihnimden geçen herkese hediyeler aldım. Hediyeler almak istediğim başka insanlar da olduğunu anladım. Onlara da hediyeler aldım ama henüz hediyelerini vermedim. Veremedim. Cesaret edemedim. Yazdım, çizdim, dinledim. Hafızama kaydettim. Bir sonraki sefere kadar canlılıklarını kaybetmesinler diye hoşuma giden her detayla uzun uzun ilgilendim. Geriye sahiplerine verilmemiş hediyeler, güzel hatıralar ve bu çizim kaldı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder