masal

oda aydınlık. bu oda hep aydınlık. yatağın ucunda biri oturuyor sanki. yine mi ? yine. oda aydınlık. böyle daha iyi gerçi, bu yeni perdeler olmasa daha aydınlık olacaktı. ya da hayır "aydınlık" değil "çok ışık alıyor" olacaktı ya da belki "çok güneş alıyor". güneş almak. her neyse uykum açıldı bile ama gözlerim kapalı. gözlerimi açmak istemiyorum. evet biri oturuyormuş. "seni uyurken izlemeyi seviyorum çünkü". diğerleri bilmiyor. dğerleri nerede? diğerleri bilmez. diğerleri bilmese de olur. sahilde, temmuz sıcağında mesela, güneyde, gazozdan aldığın ilk yudumun serinliği gibi bir his. hisler. sonra tekrar nem sonra tekrar sıcak. tekrar kızgın güneş. sen soğuk memleket çocuğusun halbuki. alışırsın. alıştın. ama benimseyemedin. bu odayı da. alışır insan. alıştın. ama benimseyemedin. benimsemek ne güzel kelime. en sevdiğim üçüncü kelime ama konu bu değil. sonra? sonra karton kutular, koliler, gazete kağıtları ve yollar. otobüsler, yeni trenler, yollar filan. filanlar. hikayenin sonunda sahilde, temmuz sıcağında mesela, güneyde, ilk yudumun serinliği gazozla beraber başka bir şeye dönüşüyor. masal bu ya, ha prensesi taşıyan araba bal kabağına dönüşmüş, ha seni uyurken seyretmeyi çok seven insan 11 rakama dönüşmüş. masal bu. masallarda her şey mümkün. sonra gökten 3 elma düşmüş. sonra ? sonrası hayal gücünüze kalıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder